Fakir Baykurt. Keklik / Факир Байкурт. Куропатка скачать
Fakir Baykurt | Факир Байкурт Параллельный текст подготовила |
l DURU GÖĞÜN ALTINDA Babası Seyit. Anası Ismahan. Ali adında bir büyüğü, Burgaç'la Duduş adında iki küçüğü var. Kekliği var. Yaz bitiyor. Sabah... Sofradan kalkıp sayvana çıktım. Unutmamıştım, elbet örtecektim. Demeden edemedi. O kadar çok üşüyor ki şu anam! Buyuyor. Örttüm hemen. Çok yukarılardan, ak bulutların arasından gün vuruyor. Ama ısıtmıyor. Ağustosun yarısı yaz, yarısı kış diyorlar. | 1. ПОД ЯСНЫМ НЕБОМ Я встал из-за стола и пошел к выходу. |
Günlük güneşlikken bile soğuk oluyor ortalık. İçerde ben de üşüdüm. Onun için çıkıp güne durdum. Babam yenisini yondurdu. Yeniyi dambaşına çıkardık. Eskiyi sayvana indirdik. Ak mermer daha soğuk. Buyduruyor tam.. Ben heralım babamdan çok anama çekmişim. Güz dedi mi donmaya başlıyorum. Anam da öyle. Sızılı her yanları. Çul çuval örtünür otururken. Eskiden evimizin sayvan üstüne bu kapısı yoktu. "Heybe plan" diyorlar: İki yanda ikişer oda, ortada hayat. Önüne sayvanı yapmış dedem. Ekmeğimizi aşımızı hayatta yeriz çokça. Hayattan oturup bakması hoş olur. Geniş bükler aşağılara doğru uzanır. Açıklıktır önümüz. | лето, половина зима. Так говорят старшие. |
"Ben dondum, ben buydum.." "Öldüm öldüm..' Çayoba'nın oradan kazarız. Evleri, hayatları sıvarız. Çok toz olur pırtımız. Burnumuz, boğazımız. Anamgil temiz oluyor diye severler, ben sevmem. Bir de kapı takınca böyle kapandı önümüz. Çok kızıyor bu işe dedem. Ucunda başkası olsa dünyada yaptırmazdı. Anam olunca ses çıkarmadı. Anama ısınıktır. Ali ağamı da sever ama beni daha çok. Benim küçüklerim Burgaç'la Duduş var, onları da sever tabii. Ama beni daha çok. Bu saklı bir şeydir. Aramızda. Bunu bir o bilir, bir ben. Sezdirmez başkasına. Ben de sezdirmem. Dedemin sevmediği kimdir bilir misiniz? Babam! Babamı biraz "kabazeyin" bulur. "Ekiz akıllı!" der. "Ekiz akıllı : Bir aklı iki kişi | заросли. Дом стоит на открытом месте. Ах, озяб я, ах, озяб, умираю!.. А еще было так: отец раздобыл толстые балки. Мы наготовили кирпич-сырец. Стояли погожие весенние денечки. Стены оштукатурили, побелили. Теперь они белющие, как хлопок. Известку наши берут в Чайоба. Ею здорово белить стены домов и ограды. Но пока ее накопаешь, наглотаешься едкой пыли вдосталь, и всю одёжу ею пропитывает. Мама любит, когда белят стены, говорит: чистота — красота. А я не люблю. Дверь приладили под самый конец. Теперь из нашего дворика ничего не видать. Ух и сердился же дед на это! Если бы не мама, а кто другой вздумал навесить дверь, он бы ни в жисть не дозволил. А маму дед любит, все ей прощает. А знаете, кого дед ничуть не любит? Отца моего! Ей-богу. Считает, что он малость с придурью, говорит, у него ум |
bölüşmüş!" Biraz da "kendimci", "çıkarsever" bulur, onun için sevmez. Sevmediğini açıklamasa da anlarım. Orda taşın başına çönüp duruyordum, dedem geldi. Ayaklarına mes giymiş. Kapıyı aralık bırakmış, ardından benim keklik geldi. Saçakları dolandı, iki üç adım sekti. Sonra saçağın topraklı bir yerine kapanıp eşinmeye başladı. Bakıyorum nasıl coşkun eşiniyor! Çilli kekliğim! Aaaah, Kaşlı'nın hain adamları! Çok horsunurlar bizi. Kalabalık oluşlarına güvenirler. Biz ufak köyüz. Irmak dibimizden geçer. Büyükcek bir "Z" harfi, üst ucunda biz, alt ucunda Kaşlı. Irmak, iki | как у близнеца. Это значит, один ум, напополам разделенный. Еще дед говорит, что отец чересчур собою дорожит, любит себя, во всем своей выгоды ищет. Вот за это он его и недолюбливает, хотя тоже виду не показывает, но меня-то не проведешь! До чего ж негодящий народец эти кашлынцы! Сколько крови нашим перепортили! Думают, раз их тринадцать на дюжину, то им все с рук сойдет. Наша деревушка, понятно, |