Yalancı
https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/q71/969019_10201531743003701_1904281116_n.jpg

Çok, ama çok eskiden, güzel bir yaz günü kadı efendinin kapısı vuruldu.
Gelenler iki kişiydiler. Hallerinde telaş ve heyecan vardı. Yaşlıca olanı söze başladı.
— Ey kadı efendi, ey adalet dağıtmakla görevlendirilmiş hâkim! Lütfen beni
dinleyiniz. Bir yıl kadar önce Hacca gitmeye niyetlendim. Yol hazırlıklarına basladım.
Değeri yüksek, kıymetli bir yüzüğüm vardı. Yolda kaybolmasın diye getirip bu arkadaşa
verdim. Çünkü hem kapı komşumuzdu, hem de ona çok güveniyordum. "Al dedim, bu
yüzük sende emanet olarak kalsın. Dönersem alırım." Sözü fazla uzatmaya gerek
görmüyorum efendim. Üç gün önce memleketime döndüm. Yüzüğümü istediğimde "Ne
yüzüğü, ben senden hiçbir şey almadım" diye inkâr etti. "Sahidin yok, senedin yok." diyor.
Böyle Müslümanlık olur mu kadı efendi. Yalan yere yemin etmek, emanete hıyanetlikte
bulunmak münafıklık değilse nedir?
Kadı efendi yaslı adamın sözlerini dikkatle dinledikten sonra genç olana döndü:
- Peki dedi, sen ne diyorsun bu iddiaya? Yüzüğü aldın mı gerçekten?
Genç adam şaşırmış gibi gözükerek:
— Ne diyeyim kadı efendi dedi. Yalan söylüyor. Maksadı sizi aldatmak. Ben yüzük
filan almadım. İftiranın böylesi de görülmüş değil. Tek delili yok. Tek sahidi yok!
Kadı efendi bir süre düşündükten sonra yaslı adama döndü. Zavallı neredeyse
ağlayacak gibiydi.
— Beni dinle dedi. Senin yüzük havaya gitti galiba. Sahidin ve delilin yok. Söyle
bakalım yüzüğü nerede verdin?
Yaslı adam:
— Güneşli bir gündü diye söze basladı. Yolun kenarında bir ağaç vardı. Çevremizde
de kimseler yoktu. Orada vermiştim. Ne bileyim böyle inkâr edeceğini.
— Yaa, diye mırıldandı kadı. Öyleyse git ve o ağaçtan bana bir dal getir. Kim bilir,
belki Allah o dalları konuşturur da kimin haklı kimin haksız olduğu ortaya çıkar. Sen gidip
gelene kadar bu adam da yanımda beklesin.
Yaslı adam emri yerine getirmek için hemen çıktı. Ne var ki aradan çok uzun bir
zaman geçtiği halde dönmedi. Kadı efendi de, genç adam da beklemekten sıkıldılar.
Sonunda kadı:
—Nerede bu adam diye mırıldandı. Gideli iki saat oldu ama hâlâ dönmedi?
Genç adam tedbirsiz davranıp söze karıştı:
— Kanat taksa bile hemen dönemez efendim dedi. Çünkü o ağaç epeyce uzakta.
Kadı bunları duyunca öfkeyle ayağa fırlayıp bağırdı:
— iste dedi, yalan söylediğin ve yüzüğü aldığın ortaya çıktı. Kurduğun tuzaklar boşa
gitti. Eger yüzüğü almamış olsaydın, o ağacın ne kadar uzakta olduğunu da bilmezdin.
Gördün değil mi, ağaçlar nasıl konuşuyormuş. Hiç duymadın mı sen, yalancının mumu
yatsıya kadar yanar. Hemen yüzüğü getirip teslim et.